Pages


16 Aralık 2008 Salı

dinle göksel baktagir'den

bir kaç gündür bloga müzik nasıl eklerim diye çabalıyordum.. nihayet yan tarafa birşey koyabilmiştim fakat çalışmıyordu.. sonra baktım çalışacak gibi, bir takım değişiklikler mevcut.. ama bu sefer de 3-4 kere tıklamadan açılmıyor.. neyi eksik yapıyordum, derdi ne bilmiyordum, ama sonra değiştirdi hayati sağolsun, şimdi en altta koyduk çalışıyor :) herneyse..

***
salı günü yine zor zahmet hocayla görüşüp değiştirmek istediğim konuyu verdim.. cumaya kadar inceleyip yüksek lisans tezi kalitesinde bir çalışma yapılıp yapılmayacağına karar verecek, İNŞALLAH.. olsun istiyorum ama çok da ümitli değilim açıkçası.. 600 sflık kitaptan 150 sayfaya geçince attan inip eşeğe binmiş değil yaya kalmış gibi olacak sanırım.. dili de diğerine göre çok kolay.. hasılı yine de şansımızı denemiş olduk..


***
geçenlerde nautilus'da yürürken kartal'dan hayran kitlesi yüksek olan bir edebiyat hocasını -edebiyat hocalarının hayran kitlesi her zaman yüksektir aslında:)- gördüm, daha doğrusu bana birinin baktığını hissettiğimde, farkettim.. bakmamla gözlerimi kaçırmam bir oldu tabi, çünkü çocuklar gibi ağzımın kenarlarına falan bulaştırmış bir şekilde çikolata yemekteydim, sıvı çikolata yemeye çalışmanın zararları.. :) hoca da beni hatırlamış olmalı.. değişmiş epey, kilo almış.. eşiyle yanlarında koşturan 4-5 yaşlarında bir de çocuk vardı.. yeni evlenmişti o zamanlar ve okula epey dedikodu malzemesi olmuştu bu durum.. "kiminle evlenmiş, nereliymiş, hanımı güzelmiymiş, falanca fotoğraflarını görmüşmüş, bıdı bıdı bıdı.."

bir de salı günü de capitol'de asfa'daki(orta okul) coğrafya hocamla karşılaştım, yıllaar sonra.. 10 yıl olmuştur.. konuştuk, geçmişi yad ettik, bugünü değerlendirdik.. yüzün hiç değişmemiş ama uzamışsın, dedi.. o zamanlar tıfıldım ben, beden dersi sınıf sıralamasında sondan en fazla 3.-4. oluyordum sanırım.. ama çok uzunlar vardı bizim sınıfta.. hele boşnak bir arkadaş vardı, orta-1deyken boyu 1.79du :) asfa'da değişmiş epey.. forma yok artık ama bizim zamanımızda gömleğin kolları bile yukarı doğru katlanamazdı.. hatırlıyorum bir keresinde hoca beni durdurup manşet kıvrımlarını açmış ve düğmelerini de ilikleyip, böyle olacak demişti.. e hoca gittikten sonra aynı hale döndürmüştüm tabi :) gömleğin "etekleri" kesinlikle dışarıda olmayacaktı, ingilizce hocası beni her ders uyarmaktan bıkmamıştı, sağolsun..

anılarım gözümün önünden bir bir geçerken yazıma burada son veriyoru....

Hiç yorum yok: