Pages


30 Ocak 2012 Pazartesi

"ev alma, komşu al"

diye boşuna dememişler.. hafta sonu karşımıza yeni bir komşu geldi.. halim selim iyi insanlara benziyorlar..
e taşınma hali, evi biraz yaptırdılar da, tabiiki ufak tefek tıkırtılar, matkap sesleri oluyordu.. fakat üstlerindeki komşu cumartesi, temizlik yapıldığı gün, indi merdivenlerden aşarı bas bas bağırdı: "ben sizi iki defa uyarmadım mı, ses yapmayın diye." taşınıyoruz, ne yapalım diyorlar ama adam coşmuş, kadına karşı "seni gömerim oraya gibi" çirkin sözler bile sarfetti yani.. bir tahtası eksik herhalde, bugün camdan takip mi etti ne yaptıysa asansöre bindiğinde, adamcağızı yukarı çekmiş başlamış yine fırçalamaya.. Allah akıl fikir versin.. bu insan en ufak seste aşağıya inip çirkinleşecek herhalde..


apartmanımızda komşuluk diye bir şey yok zaten.. taşınalı 3 sene oldu, karşıdaki eski komşum hariç, bir kişi hoş geldin diye gelmedi.. bebek oldu, bir tane hayırlı olsun diyen yok.. hep yaşıtım, kafa dengi, samimiyet kurabileceğim bir komşu istiyordum ama nasip.. yaşıtım olmasa da karşıma yeni taşınan komşu ile iyi anlaşacağız gibi görünüyor, inşallah öyle olur..

27 Ocak 2012 Cuma

avantaj mı, dezavantaj mı?

son zamanlarda yaşımı ilk kez duyan herkes çok şaşırııyor, çünkü 20-21 yaşında gösterdiğimi söylüyorlar.. bu durum hoşuma gitmiyor dersem yalan olur :) ama sebep acaba yüzümün küçük görünmesi mi, giyim tarzım mı ya da bizim minik turta mı?? ;)

yaşlanmamak insanoğlunda bir tutku, bunu da şimdi estetiklerle yapmaya çalışıyorlar.. bu işin sonu nereye varır Allah-u A'lem..

yakın plan'da estetik konusu incelenmiş, izlemeye değer..

***
baya gerilerde kalmışım.. ilgisizlik de belki bir sebeptir amma ve lakin hala üni. giriş sınavını öss diye aratmam çok komik..


artık yeni dönemde değişen sınav sistemleri gibi ilköğretimlerde de epey değişiklik oldu.. el yazıya geçilmesi,  netten bol ödevli günler gibi.. internetsiz ev kalmayacak olması güzel de yakında net bağımlılığı tedavi merkezleri açılırsa şaşırmamak gerekir.. çocuklar internetin başından kalkmak istemiyorlar..  


gerçi bizim bıdık şimdiden cep tel ve bilgisayar düşkünü.. geleceğini düşünemiyorum, o ayrı.. önceden soldaki fotoğrafta olduğu gibi parmağımızı tutarak basmaya çalışıyordu şimdi elinden alınca kıyametler kopuyor..






16 Ocak 2012 Pazartesi

biz kaza ve kadere inanırız.. elhamdülillah..

şu hayatta her şey insan için diye boşuna dememişler, acısı da tatlısı da..




geçenlerde, kalbinin midesinin olduğu kısımda gelişmesinden dolayı, iç organları yer değiştirdiği için yaşama şansı olmayan bir bebekten bahsetmişlerdi.. en ünlü hastanelerin en ünlü prof.ları dahil hepsi bebeğin alınması gerektiğini söylemişler.. anne adayı kocası dahil hiç kimsenin sözüne kulak asmayıp bebeği doğuracağını söyleyerek doğurmuş.. bebek elbette fazla uzun yaşamamış, sadece 5 gün, ama annenin büyük bir dirayet gösterek, bütün sıkıntıları göze alarak doğurması takdire şayan doğrusu..


doğum sonrası eşinin görürsen unutamazsın ısrarlarına rağmen, arkadaşımın ve annesinin vesilesiyle görmeye gitmiş, bebeğini.. o süreye ve sonrasında vefat edinceye kadar hareketsiz yatan bebek annesi eline dokununca elini sıkmış, ayakları hareketlenmiş.. işte anne ile bebek arasındaki o özel bağ..


babannem gayet neşeli bir insandı.. iki evladını bebekken kaybettikten sonra, ki yaşaması da dayanması da çok zor bir hikayedir onunki de, asıl neşesini kaybettiğinden, öncesinde bir söyleyen iki gülen bir insan olduğundan bahsederdi, hep.. Allah kimselere evlat acısı yaşatmasın, yaşayanlara da dayanma gücü, sabır versin..

9 Ocak 2012 Pazartesi

helallik

İnsanlar pek çok açıdan pek çok kategoriye ayrılabilir..

Benim zihnimdeki sınıflandırmalardan biri de şu ki;  "Hakkını helal et" dediğinde:

1- Hiç ses çıkarmayanlar.. (helal ettiğinde bir şeyleri mi eksilecek diye düşünüyorlar ya da arada laf kaynıyor veya kaynatılıyor mu bilemiyorum.)
2- Sen de helal et diye karşılık verip akabinde senden "helal olsun" cevabını alınca "benden yana da helal olsun" diyenler..
3- Hiç çekinmeden direk "helal olsun" deyip aynı karşılığı bekleyenler..
4- Ve sadece "ne demek, kat kat helal olsun" diyebilenler..

4. şıktakiler, sizi çok seviyorum.. çünkü eliniz olduğu gibi gönlünüz de cömert..

iznik gölü'nde gün biterken..

6 Ocak 2012 Cuma

nineler isyanda :)

iki gün önce güneş olduğu için, fırsat bu fırsat deyip, evde sıkılmaktan nereyi dökeceğini şaşıran pıtırcıkla parka gittik.. park çocukların peşlerinde dolaşan yaşlı teyzelerle dolu, kimi babanne, kimi anane bazısı da bakıcı.. nadiren genç görüyorum ki onların da çoğu bakıcılar..

o gün baktım teyzeler toplanmışlar bir araya hararetli hararetli konuşuyorlar kendi aralarında.. ben de z.s.nin peşindeyim.. sonra biri benimle bir kişiyi de işaret ederek sözüm meclisten dışarı siz hariçsiniz, dedi. hayırdır teyze dedim, ne oldu.. meğer teyzeler, çocuklarını kendilerine bırakıp çalışmaya giden torunlarının annelerinden şikayetçiymişler :) bir tanesi de "doğuruyorlar, sonra da boşuna mı okuduk deyip çalışmaya gidiyorlar." diye söyleniyordu. torunu annesini çok özlüyor, gelmesine yakın bir eşyasını alıp koklamaya başlıyormuş. kadın işten gelince yorgun olduğu için doğru düzgün ilgilenemiyormuş da haliyle..

yazık!! üzülüyorum bu çocuklara, nasıl bir psikoloji içinde büyüyorlar.. en çok anneleriyle birlikte olacakları vakitte ayrı gayrılar.. yine aileden bir büyüğün bakması elbette daha iyi.. geçende parkta bakıcısı tarafından yüksek sesle azarlanan bir çocuğa şahit oldum, sesimi de çıkaramadım  ama nasıl üzüldüm kahroldum.. sindirmiş resmen çocuğu.. vay efendim düzgün oynamasını bilmiyormuş da, yoksa eve götürecekmiş de.. halbuki çocuğun yaptığı bir şey yok, parktaki bütün çocuklar gibi kaydırağa tersten çıkıyor.. şayet bir şey olmasından korkuyorsan, takıp kulaklığı parkın etrafını turlayacağına, dur çocuğun başında madem.. sonra da çocuğun elinden bile tutmadan o önde, küçük arkada gittiler..

bazı çocuklar da bakıcılarına çok alışıyorlar.. konuştuğum, biraz yaşı olan bir bakıcı bahsetmişti.. "bir önceki gün eski baktığım çocuk da buradaydı. beni görünce koştu sarıldı, ayrılmak istemedi. bir o çekiyor beni bir şimdi baktığım, kaldım arada." dedi.

gerçekten çalışmak zorunda kalan anneleri anlıyorum ama sırf kendini tatmin etmek uğruna, "ay ben evde kalamam, sıkılırım" tribine girip, kazandıkları parayı da bakıcıya yatıranlara, o masum yavruyu değil sadece kendini düşünenlere hiiiç anlam veremiyorum.. kır dizini   büyüt çocuğunu, okula başladıktan sonra da git nerede istiyorsan çalış!!! demek istiyorum..

benim düşüncem budur arkadaş..