Havaalanında turumuz bizi sıcak bir şekilde
karşıladı ve ilgilendiler. Bilet, pasaport vs. hallolduktan sonra uçağa binmeyi
beklediğimiz sırada “duty free” kısmını gezmek istesem de bunu uykusuzluk ve
yorgunluk sebebiyle gerçekleştiremedik.
Z.S. uçakta biraz ateşi olmasına rağmen yolculuğunun
çoğunu uyuyarak geçirdi çok şükür. Bir ara uyanıp mızıldansa da çok bir problem
yaşamadık. Onu da hosteslerden birinin getirdiği kavanoz mamasıyla
geçiştirebildik hamdolsun. Hostes baktı bizim kız sevdi mamayı, az sonra uçakta
ne kadar mama varsa toplamış geldi, yedirirsiniz diye J 15-20 kavanoz falan vardı. Allah razı olsun
hepsini de tükettik daha Mekke’ye geçmeden. Arap yemekleri yağ ve baharat
olarak biraz ağır olduğu için yemeklerden fazla bir şey yediremedim. Bu sebeple
orada geçirdiğimiz sürede pıtırcık
genellikle bu kavanoz mamalardan yedi.
Otele vardığımızda henüz odalar da tam olarak
boşalmamıştı ama bizde bebek de olması dolayısıyla öncelik tanıdılar çok şükür.
Bir de orada bekleseydim ne olurdum bilmiyorum. Odaya çıkınca z.s. uyudu. O
birkaç saat ben de uyudum ve baya iyi geldi. Pıtırcığım o gece de güzel bi uyku
çekince, ben de epey toparladım.Ondan sonraki günler tabiî ki muhteşem geçti.
Oranın havasından mıdır suyundan mıdır bilmiyorum, Rabbim de bir kolaylığını
veriyor, kuzucuk ilk birkaç gün grip olmasına rağmen hiç bizi zorlamadı. Gece
babası bebek arabasıyla otelin içinde dolaştırırken uyumuş geliyordu. Ya da
bazen biz dışarıda dolaşırken uyuyakalıyordu ve Medine’nin uzuuun uzun rükû ve
secde yapan imamına rağmen huzurla namaz kıldırıyordu. Zira uyanık olduğu
zamanlarda ya durmazsa ya ağlarsa diye insan namaz esnasında endişelenmekten
geri duramıyor. Çünkü orada namaz sırasında ağlayan ve annelerin ilgilenmediği
çocuklar görmek çok sıradan bir şey. Ben, şayet öyle bir şey yaşanırsa kimseyi
rahatsız etmemek adına namazımı bozarım diye düşünüyordum. Zira öyle bir
durumda zaten namaza konsantrasyon diye bir şey kalmıyor. Ama elhamdülillah,
bir kere Mekke’de bir çocuğun z.s.yi düşürüp canını acıttığı için ağlaması
dışında hiç öyle bir şey yaşamadık.
Bizim umre süremiz kısa olduğu için fazla
çarşılarda dolaşma fırsatımız olmadı. Zaten insan öyle bir ortamda çarşıda
gezdiğinde boşa vakit harcıyormuşsun ya da oranın manevi havasına yakışmayan
bir iş içindeymişsin gibi hissediyorsun. Gerçi uzun süre kalanlar zamanla
ortama alışıp huzurla gezebiliyorlar mı, bilemiyorum J
Medine’de kaldığım süre zarfında Hz. Peygamber’in
kabrini ziyaret edebilmek için birkaç sefer çabaladıysam da başarılı
olamamıştım. Aşırı derecede bir yoğunluk olduğu için çok uzun beklemek gerekiyordu.
Ziyaret vakitleri hanımlar için sabah-öğle ve akşam yatsıdan sonra olmak üzere
3’e ayrılmıştı. O kalabalığa herkesin tavsiyesiyle bizim kızı sokamayacağım
için, gece faslının 12 buçuğa kadar
sürdüğünü söylediklerinden bitiş saatine yakın bir vakitte gittim ama nafile. Sadece
gözleri görünen Arap bacılar oradaki başka kişilerin de ısrarlarına rağmen almadılar.
Sanırım bu konuda biraz keyfî de davranıyorlar.
Peygamber (sav)’i ziyaret konusunda artık tamamen
ümidimi kesmiştim.
***
1 yorum:
benim için cevabı çok önemli bir soru!!!! bebek arabasını nerelerde kullanabildiniz ? kabeye alıyorlar mı mesela ?
Yorum Gönder